Geleneksel Türk Tiyatrosu - Kukla Yapımı

Geleneksel Türk tiyatrosu başlığı altında kukla, meddah, Karagöz, ortaoyunu ve köy seyirlik oyunu gibi söze dayalı gösteri türleri yer alır. Geleneksel Türk tiyatrosunun gerek kırsal, gerekse kentsel kesimde görülen türlerinin ortak özelliklerinin başında, yazılı bir metne değil doğaçlamaya, şarkı, dans ve söz oyunlarına dayanması ve belirli bir tiyatro yapısı ya da sahne gerektirmemesi gelir. Temel öğesi güldürü olan geleneksel Türk tiyatrosu, sürekli bir sergileme düzenine bağlı olmaksızın bayram, düğün, sünnet vb. toplumsal olaylar içinde yer almıştır. Türk halk tiyatrosu geleneğinin en önemli ürünleri olan Karagöz ve ortaoyunu ise özellikle büyük kentlerde yaygınlaşmıştır. 19. yüzyılın sonlarıyla 20. yüzyılın başlarında altın çağını yaşayan ortaoyunu, Tanzimat'ta benimsenmeye başlayan Batı modelindeki tiyatro ile uzun süre yarışmış, Cumhuriyet'ten sonraysa öbür geleneksel türlerle birlikte yok olmaya yüz tutmuştur.

Geçmişi Orta Asya ve Mezopotamya’ya kadar uzanan ve Anadolu topraklarından Osmanlı İmparatorluğu’na geçen ve asıl gelişimini bu dönemde gösteren kuklacılık, konusunu günlük yaşamdan ve edebi hikâyelerden alan bir hareket ve hacim oyunudur. Tahta, alçı, mukavva veya bezden yapılmış elle, iple veya sopayla oynatılan kukla sanatı, Türk gölge oyunu içerisinde çok eski bir tarihe sahiptir. Yunanca bir kelime olan kukla, bebek anlamına gelmektedir. Anadolu’da karaçör, korkolçak, korçak, kudurcuk, kaburcuk, koğurcak, kaurcak, lubet ve çömce gelin gibi isimlerle de anılmaktadır. Osmanlı döneminde el kuklası, ipli kukla, sopalı kukla, araba kuklası, yer kuklası, ayak kuklası, iskemle kuklası gibi çeşitleri bulunan kuklacılık, 17. yüzyılda en parlak dönemini yaşamış, ancak meddahlık ve Karagöz kadar yaygın olmamıştır. Günümüzde eski dönemlerdeki kadar yoğun olmasa da halen devam etmektedir.