Kuyumculuk - Mücevher Tasarımı

Değerli madenlerden, taşlardan yapılan süs eşyasına, mücevhere kuyum; bunu yapma işine de kuyumculuk denilmiştir. M.Ö. 4000-3500 yıllarında Sümerlerin Mezopotamya’daki Ur kentinde altın ve gümüş işledikleri bilinmektedir. Eski Türkler de kuyumculuk sanatında, özellikle de ince döküm işlerinde çok ileriydiler. Osmanlı döneminde kuyumculuk, sarayda ve saray dışında olmak üzere iki yönde sürdürmüştür. Osmanlı sarayında yer alan kuyumcular, Ehl-i hiref teşkilâtına bağlı çalışmaktaydılar; altın işçiliği yapan bölüğe zergerân; yeşim, necef ve maden eserler üzerine altın kakmacılığı yapanlara zernişâni, taş yontucu ve işlemecilere hakkâkân, taşa foya yapanlara ise foyager denilmekteydi. Osmanlı kuyumculuğu Kur'an kabı, kılıç, tesbih, buhurdan, gülabdan, beşik, at koşu takımı gibi dekoratif eşya ve kullanıma yönelik eşyaların yanı sıra sorguç, saç bağı, gerdanlık, iğne, çelenk, küpe, zincir, saat, köstek, kemer tokası gibi örneklerini çoğaltabileceğimiz takı çeşitleri olarak oldukça güzel eserler ortaya koymuştur. Kapalıçarşı, İstanbul’da kuyumculuğun merkezi olmuştur. 18. yüzyıldan başlayarak ekonomik sorunlara paralel olarak saray kuyumculuğu eski ihtişamını kaybetmiştir.