Kalemişi

Kalemişi, daha az bilinen adıyla kalemkâri, mimaride duvar, tonoz, kubbe gibi düz ya da eğri yapı yüzeylerinde ahşap, taş, bez, sıva, deri gibi malzemeler üzerine renkli boyalar, kabartma ve zaman zaman altın varak kullanılarak kalem tabir edilen ince uzun kıllı fırçalarla yapılan süslemelerdir. Bu tezyinatı yapanlara kalemkâr, tezyinatı hazırlayanlara ise nakkaş denilmektedir. Kalemişi, Osmanlı Dönemi’nde gerek saray, konak gibi sivil yapılarda gerekse dini yapılarda çininin yanında en önemli bezeme unsuru olarak uygulanmıştır.

Tonoz, kubbe gibi örtü düzenlerine yapılan kalemkâri örneklerinden günümüze ulaşanlar arasında 1228-1229’da tamamlanan Divriği Ulu Cami ve Darüşşifa’sı en önemlisidir. Kalemişi tekniğini freskten ayıran en önemli özellik yüzeysel olmasıdır.

Günümüzde teknik olarak, eskiz kâğıtlarına kurşun kalem yardımıyla çizilen motifler, iğnelenerek delinir; uygulanacağı yüzeye tercihen söğüt ağaçlarından elde edilen kömür tozundan yapılan tampon ile silkelenip yüzeye aktarılmasından sonra çeşitli fırçalarla boyanarak ve kontürlenerek süslemeler meydana getirilir. Kalem işinin malakârî, sıva üstü, ahşap üstü, taş – mermer üstü gibi çeşitli teknikleri bulunmaktadır. Eski eser restorasyonu uygulamalarında ve modern yapı gruplarında kalem işi günümüzde de yaygın olarak kullanılmaktadır.